Skip to content

Fransızca’nın Türkçe üzerindeki etkileri

[vc_row][vc_column width=”1/6″][/vc_column][vc_column width=”2/3″][mk_fancy_title tag_name=”h1″ size=”42″ font_weight=”bold” margin_top=”40″ font_family=”none”]Fransızca’nın Türkçe Üzerindeki Etkileri[/mk_fancy_title][mk_image src=”https://hakan-ertan.com/wp-content/uploads/2017/04/language.png” image_size=”full” margin_bottom=”48″][vc_column_text disable_pattern=”false”]Türkçe dili çok fazla yabancı kelime barındırdığı için orjinalliği hep tartışmalı bir konu olmuştur. Temel nedenler olarak Osmanlı ve etrafımızdaki çok dilli-kültürlü coğrafya ile olan iletişimimizden bahsetmemiz mümkün. Bir çok dil bilimci yada tarih profesörünün konuyla ilgili derin entellektüel tartışmaları ve araştırmaları mevcut. Bu konuda eğitim almamış ve derin bilgisi olmayan biri olarak Türkçe üzerine bir arastırma yazısına cüret etmeye niyetim yok. Aslına bakarsanız diller ve dillerin tarihi gibi konulara pek merakım yoktur. Şahsi fikrim olarak sözlü iletişimin insanlığa bir çok şey kazandırdıgı bunun yanında bizleri bölmek de dahil insanlık üzerinde büyük tahribatlar yarattığına inanırım. Oral iletişim yerine, telapatik iletişimi kullanabilseydik herşey çok farklı olabilirdi. Bu sayede yanlış anlaşılma gibi konuların da önüne geçmiş olurduk. Teknolojik perspektiften bakınca, iletişim üzerindeki çok dilli medeniyet bariyeri bir süre sonra bilgisayar, akıllı telefon gibi cihazlarda aplikasyonlar kullanarak kolay bir şekilde aşılacak. Şu an bile Japonca’yı anında İngilizceye çeviren küçük cihazlar mevcut. https://www.youtube.com/watch?v=g82tUyukLck Öteki diller için uygulama yazmaları sadece zaman meselesi. Eğer günümüz Türkçesinde kullanılan 13.000‘den fazla kelimenin kökeni titizlikle araştırılmış ve tutarlı bir leksikolojik anlayışla sunulmuş bir kitap okumak isterseniz Sözlerin Soyağacı’nı öneririm.

Beni bu konuyu araştırmaya ve bloğumda yazmaya iten duygu calıştığım ofis ortamından kaynaklı olduğunu itiraf etmek zorundayım. Visual designer olarak hizmet verdiğim şirketin ofisi çok kültürlü olduğu için İngilizce’nin yanında Fransızca da cok konusuluyor. Zaman içinde, hiç Fransızca bilmememe rağmen arkadaşlarımla kelime bazlı anlaşabildiğimi farkettim. Biliyorsunuz en iyi dil öğrenme yönteminin, abiyane tabirle, bodozlama konuşmak olduğunu düşünüyorum. Yani utanmadan, çekinmeden insanlarla konuşmaya calışmak. Bende iletişimi seven biri olarak İngilizcemin zayıf olduğu zamanlarda, konuşmalarımın içinde İngilizce diye kullandığım bazı kelimeleri Amerikalılar’ın anlamadığını ama Fransızların ne demek istediğimi anladıklarını gördüm. Bu kelimleri araştırma süreciyle hikaye başladı… Yanlış kullandığım kelimeler aslında Türkçe belleğimden geliyormuş. Zihnimin küçük oyunu! Ben onları nasıl olsa İngilizce kökenlidir ve anlarlar diye kullanıyordum ama meğersem Fransızca kökenli Türkçe kelimelermiş. Gördüğünüz gibi korkusuzca konuşmak her anlamda bizlere bişeyler öğretiyor!

Bu kelimeleri neden İngilizce diye biliyordum ve bunlar neden Fransızca kelimelermiş diye araştırma yaparken daha önce bilmediğim bir gerçekle karşılaştım. Türkçe’de 5000’den fazla Fransızca kökenli kelime varmış!! İngilizce diye bu kelimleri kullanırken aslında zihnim Türkçe konuşmaya calışıyormuş. Kendi zihnimi de suçlamıyorum! Konuşma anında boşlukları bu kelimelerle doldururken aslında en iyi yaptığı şeyi yapıyordu, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyordu.

Konunun orta katmanlarına dalmadan önce Türkçe’deki yabancı kökenli kelimelere ve sayısına bir göz atalım.

Arapça 6467
Fransızca 5253
Farsça 1359
İngilizce 485
Rumca 400
Almanca 98
İtalyanca 89
Latince 78
Yunanca 48
Rusça 44
İspanyolca 33
Ermenice 24
Slavca 24
Soğdca 24
Bulgarca 19
Japonca 9
Macarca 9
Korece 1
İbranice 7
Moğolca 4
Portekizce 3
Norveç 2
Fince 2
Arnavutça

Yaklaşık 14 bin kelime.

Hangi kelimeler varmış bir bakalım,

Fransızca: Kelime örneklerini aşağıda bulabilirsiniz.

Farsça: Zengin, aferin, bahçe, bülbül, can, canan, abdest.

İtalyanca: Politika, gazete, alaturka, banka, çapa, çimento, fabrika.

İngilizce: Bot, cips, futbol, hostes, e-mail, kariyer, lodbi, linç.

Rumca: Avlu, bezelye, domates, fener, zoka, çerez.

Almanca: Dekan, filinta, kuruş, otopark, şalter, vokal, panzer.

Korece: Tekvando

Arnavutça: Plaçka

Kaynak 1

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/6″][/vc_column][/vc_row][vc_row][vc_column width=”1/6″][/vc_column][vc_column width=”2/3″][mk_fancy_title size=”28″ font_weight=”bold” margin_top=”56″ font_family=”none”]İyi de bu kadar Fransızca kelime Türkçeye nerden girmiş?[/mk_fancy_title][mk_image src=”https://hakan-ertan.com/wp-content/uploads/2017/04/kanuni.jpg” image_size=”full”][vc_column_text]Fransız dili ve kültürüyle etkileşim açısından ilk temaslar bu kültürü dünyaya yaymayı amaçlayan Dominician ve Fransiscain üyelerinin çalışmaları sonucu başladığı gözlemlenmiştir. Türk-Fransız ilişkileri Kanuni Sultan Süleyman devrinde resmiyet kazanıp, batılılaşma olarak da kabul edilen Tanzimat’la beraber Fransızca eğitim veren okullar açılır, Fransız dili ve edebiyatına olan ilgi her geçen gün daha da artmaya başlar. Dilde sadeleşme isteği sonucu Türkçe’de kullanılmakta olan Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin yerine özellikle Fransızca kökenli kelimeler kullanıldığı görülür.

Batılılaşma hareketleriyle beraber Fransızcaya karşı büyük bir ilgi başlar. Dilde sadeleştirme çalışmalarına paralel olarak yeni kavramları karşılama mecburiyeti sonucu pek çok yeni kelimeye ihtiyaç duyulduğundan Fransızca kelimeleri Türkçeye uygun bir biçimde almak önemli bir seçenek olarak ortaya çıkar. Alınan bu kelimelerden bazıları, dilde kavram ve kelime olarak hiç karşılıkları olmadıkları için olduğu gibi Türkçeye aktarılırlar.

Bunu Harf inkılabına kadar hazırlanan sözlüklerden de anlamak mümkün. Bu tespiti birkaç örnekte görebiliriz: Bianchi sözlüğünün ön sözünde Türklerin Fransızcayı öğrenmekteki aşırı isteklerini karşılamak için hazırladığını ifader. Askeri okullarda Fransızcanın zorunlu ders olmasının ve askeri öğrencilerin kendilerini Fransızca öğrenmeye mecbur hissetmelerinin Kamas-i Askeri (Dictionnaire Militaire Français-Turc Turc-Français)’nin hazırlanış amacı olarak gösterilir.

Benzer ifadeleri aynı dönem içerisinde hazırlanmış hukuk, tıp, felsefe, denizcilik vb. alanlarıyla ilgili sözlüklerin ön sözlerinde ve açıklama kısımlarında da görmek mümkündür.

Sık kullandığımız Fransızca kelimelere örnekler;
bikini (bikini)
asansör (ascenseur)
diyet (diète)
benzin (benzine)
kuaför (coiffeur)
ambulans (ambulance)
küvet (cuvette)
helikopter (hélicoptère)
gazoz (gazeuse)
misket (mousquet)
otel (hôtel)
külot (culotte)
abajur (abat-jour)
afiş (affiche)
akrobat (acrobate)
aksesuar (accessoire)
aktör (acteur)
aktris (actrice)
alarm (alarme)
albüm (album)
alerji (allergie)
alkol (alcool)
alo (allô)
alüminyum (aluminium)
alyans (alliance)
ambalaj (emballage)
amiral (amiral)
ampul (ampoule)
anket (enquête)
ansiklopedi (encyclopédie)
anten (antenne)
antibiyotik (antibiotique)
apartman (appartement)
arkeolog (archéologue)
asfalt (asphalte)
aspirin (aspirine)
astroloji (astrologie)
atlet (athlète)
atmosfer (atmosphère)
atom (atome)
avukat(avocat)
badana (badigeonne)
bagaj (bagage)
bale (ballet)
balkon (balcon)
balon (ballon)
banknot (bank-note)
bant (bande)
baraj (barrage)
bariyer (barrière)
basen (bassin)
baskül (bascule)
bateri (batterie)
bere (béret)
beton (béton)
biberon (biberon)
bidon (bidon)
biftek (bifteck)
bijuteri (bijouterie)
bisiklet (bicyclette)
bisküvi (biscuit)
bluz (blouse)
boks (boxe)
bonfile (bon filet)
bot (botte)
buket (bouquet)
buldozer (bulldozer)
büro (bureau)
ceket (jaquette)
daktilo (dactylo)
dans (danse)
dantel (dentelle)
dedektif (détective)
dekolte (décolleté/e)
depresyon (dèpression)
desen (dessein)
deterjan (détergent)
dinozor (dinosaure)
direksiyon (direction)
doktor (docteur)
duş (douche)
egzersiz (exercice)
ekran (écran)
emaye (émaillé/e)
eşarp (écharpe)
eşofman (échauffement)
far (phare)
fayton (phaéton)
fermuar (fermoir)
file (filet)
fok (phoque)
füze (fusée)
galoş (galoche)
garaj (garage)
gardırop (garderobe)
gardiyan (gardien/ne)
garson (garçon)
gitar (guitare)
gofret (gaufrette)
golf (golf)
goril (gorille)
hamak (hamac)
hoparlör (haut-parleur)
iskelet (squelette)
jaguar (jaguar)
jartiyer (jarretière)
jimnastik (gymnastique)
jöle (gelée)
kaban (caban)
kablo (câble)
kaktüs (cactus)
kamera (caméra)
krampon (crampon)
kamyon (camion)
kanepe (canapé)
kare (carré)
karikatür (caricature)
kasket (casquette)
kaşkol (cache-col)
kazak (cosaque)
klozet (closette)
kola (cola)
kolye (collier)
komando (commando)
kombi (combiné)
konser (concert)
korniş (corniche)
korse (corset)
kovboy (cow-boy)
kraker (cracker)
krater (cratère)
kravat (cravate)
kumandan (commandant)
labirent (labyrinthe)
laboratuvar (laboratoire)
lastik (élastique)
lav (lave)
lazer (laser)
levye (levier)
limuzin (limousine)
mağaza (magasin)
manda (mandat)
manikür (manucure)
manken (manquin)
manto (manteau)
masaj (massage)
maske (masque)
mayonez (mayonnaise)
medyum (médium)
meteor (météore)
migren (migraine)
minibüs (minibus)
motosiklet (motocyclette)
ofis (office)
omlet (omelette)
paket (paquet)
palto (paletot)
pankart (pancarte)
pano (panneau)
pantolon (pantalon)
papyon (papillon)
pardösü (pardessus)
parfüm (parfum)
park (parc)
parka (parka)
paten (patin)
pedikür (pédicure)
pelerin (pélerine)
penguen (pingouin)
pense (pince)
penye (peigné)
perma (permanente)
peruk (perruque)
pijama (pyjama)
piknik (pique-nique)
pil (pile)
pilot (pilote)
pipet (pipette)
piramit (pyramide)
pirana (piranha)
plaj (plage)
polis (police)
porselen (porcelaine)
poster (poster)
poşet (pochette)
pota (poteau)
priz (prise)
pudra (poudre)
püre (purée)
radyo (radio)
raket (raquette)
ray (rail)
robot (robot)
roman (roman)
ruj (rouge)
saksafon (saxophone)
şempanze (chimpanzé)
seramik (céramique)
şezlong (chaise longue)
sifon (siphon)
şifonyer (chiffonnier)
sinema (cinéma)
sirk (cirque)
şofben (chauffe-bain)
şoför (chauffeur)
şömine (cheminée)
somya (sommier)
sosis (saucisse)
şövalye (chevalier)
spor (sport)
sütyen (soutien-gorge)
valiz (valise)
vantilatör (ventilateur)
vapur (vapeur)
varil (baril)
viraj (virage)
volkan (volcan)
volkan (volcan)
tablo (tableau)
taksi (taxi)
tanker (tanker)
telefon (téléphone)
televizyon (télévision)
tren (train)
triko (tricot)
turkuaz (turquois)
tuvalet (toilette)
prenses (princesse)
mayo (maillot)
monitör (moniteur)
pelikan (pélican)
plastik (plastique)
makyaj (maquillage)
serum (sérum)

Kelimeleri derleyen:
Alev Derbent
5000 kelimelik tüm liste

Osmanlı ve İslam dininden dolayı Türkçe içinde arapça kelimlerin çok olması organik bir durumdur. Türkçe’deki 5000’in üzerinde Fransızca kelime olması kültürel ve edebi olarak batıdan ve özellikle Fransız kültüründen ne denli çok etkilendiğimizin bir başka kanıtıdır.

Rakamlar ortada; 6000 Arapça, 5000 Fransızca kelime. Bu durum bile ne batiya ne de doguya ait olmayip, karma bir medeniyete sahip oldugumuzun en basit haliyle rakamlarin gerçeği fısıldamasıdır.

Kaynak:
Türkçeye giren Fransızca kökenli bazı kelimeler üzerin bir inceleme.
Dr. Ali Çiçek[/vc_column_text][/vc_column][vc_column width=”1/6″][/vc_column][/vc_row]

No comment yet, add your voice below!


Add a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked *